20 Şubat 2020 Perşembe
12 Şubat 2020 Çarşamba
BÜYÜK KUDÜS MİTİNGİ- AYAĞA KALKTIK, HAYKIRDIK: KUDÜS İSLAM’INDIR-09-02-2020
BÜYÜK KUDÜS MİTİNGİ
AYAĞA KALKTIK, HAYKIRDIK
KUDÜS İSLAM’INDIR
09-02-2020
AYAĞA KALKTIK, HAYKIRDIK: KUDÜS İSLAM’INDIR
BÜYÜK
KUDÜS MİTİNGİ 09-02-2020
AYAĞA KALKTIK, HAYKIRDIK: KUDÜS İSLAM’INDIR
“EĞER
BUGÜN KUDÜS’E SAHİP ÇIKAMAZSAK YARIN İSTANBUL’U GÜNDEME GETİRECEKLER”
İslam
ümmetinin ve Kudüs sevdalılarının kalbi dün İstanbul’da attı.… Saadet
Partisi’nin “Siyasi tartışmaları bırakıp Kudüs’ün özgürlüğünde birleşelim”
mesajına karşılık veren yüz binlerce Kudüs sevdalısı, Türkiye’nin dört bir
yanından Yenikapı’ya akın etti. 60 sivil toplum kuruluşu ve çok sayıda siyasi
parti temsilcisinin katıldığı Büyük Kudüs Mitingi’nde terör devleti İsrail ve
hamisi ABD telin edildi, sözde yüzyılın anlaşmasının hükümsüz olduğu
haykırıldı.
Saadet
Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun yanı sıra, CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat
Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlu, Hamas Kudüs Sorumlusu Musa Akari, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı
Abdullah Sevim, İyi Parti Gençlik Politikaları Başkanı Berna Sukas ve İyi Parti
İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da katıldı. Ayrıca Eski Bakanlar ve
Milletvekillleride katıldı.
AMERİKA’NIN
PLANI HÜKÜMSÜZDÜR
İstanbul
Yenikapı Meydanı, havanın soğukluğuna aldırmayan, kalbini Kudüs sevdası ile
ısıtan yüz binlerce vatandaşın kalabalığı ile doldu, taştı… Saadet Partisi’nin
çağrısına kulak veren birçok siyasi parti ve sivil toplum kuruluşunun
desteğiyle gerçekleştirilen Büyük Kudüs Mitingi’nde, büyük şeytan Amerika’nın
sözde barış planı olan Yüzyılın Anlaşması’nın hükümsüz olduğu haykırıldı, ABD
ve işgalci İsrail’e gözdağı verildi… Filistinli mücahitlere “Yanınızdayız”
mesajı gönderilen mitingde İslam dünyasına “Ümmet bilinciyle birleşelim,
zalimlerin üzerine yürüyelim” çağrısı yapıldı.
SAADET
GENEL BAŞKANI TEMEL KARAMOLLAOĞLU
YÜZYILIN
ANLAŞMASI DEĞİL YÜZYILIN ZORBALIĞI YÜZYILIN PAÇAVRASI
Saadet
Lideri Temel Karamollaoğlu, konuşmasına, “Bugün Kudüs için buradayız. Mescid-i
Aksa için buradayız. Gazze için, Batı Şeria için, Ramallah için buradayız.
Başkenti Kudüs olan özgür Filistin için buradayız. Sadece Kudüs mü? Sadece
Filistin mi? Elbette hayır. Şehitlerimiz için buradayız. Yeryüzünün bütün
mazlumları için buradayız. İdlib için, Doğu Türkistan için, Arakan için
buradayız. Bugün İstanbul’da, Yenikapı’da, ırkçı emperyalizme karşı küresel
intifadanın meşalesini yakıyoruz” sözleriyle başladı.
YERYÜZÜNÜN
BÜTÜN MAZLUMLARI İÇİN BURADAYIZ
Filistin
ve Kudüs’ün Müslümanlar için önemini anlatan Karamollaoğlu; “Ey zalimler, ey
Siyonistler, ey ırkçı emperyalistler! Filistin ezelden ebede bir İslam
beldesidir ve sonsuza kadar öyle kalacaktır. Bunu herkes böyle bilsin. Çünkü bu
meydanda, ırkçı emperyalizme figüranlık yapanlar değil, tarihi bizzat yazanların
torunları var. Bu meydanda, Selahaddin Eyyübi’lerin, Sultan Fatih’lerin
yolundan gidenler var. Bu meydanda ‘Hayat iman ve cihattır’ diyen Necmettin
Erbakan sevdalıları var” diye konuştu.
KAOSA
VE SAVAŞA ZEMİN HAZIRLANIYOR
*Trump
ve Netanyahu tarafından Filistin’e ve İslam dünyasına dayatılan plan,
Filistin’i Siyonist İsrail’e peşkeş çekmektir. Uluslararası hukuku ayaklar
altına almaktır. Bütün insani ve vicdani değerleri yok saymaktır. Huzura ve
barışa değil, kaosa ve savaşa zemin hazırlamaktır. Bu yüzyılın anlaşması değil,
yüzyılın ihaneti, yüzyılın zorbalığı, yüzyılın paçavrasıdır. Bu paçavrayı
Allah’ın izniyle tarihin çöplüğüne atacağız” dedi.
Türkiye,
Filistin, Mescid-i Aksa ve Kudüs davası için Saadet Partisi öncülüğünde
düzenlenen ve 60 STK’nın destek verdiği ‘Büyük Kudüs Mitingi’nde buluştu.
Ümmetin kalbinin Yenikapı Meydanı’nda on binlere ve ekranları başındaki
milyonlara seslenen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu,
konuşmasına, “Bugün Kudüs için buradayız. Mescid-i Aksa için buradayız. Gazze
için, Batı Şeria için, Ramallah için buradayız. Başkenti Kudüs olan özgür
Filistin için buradayız. Sadece Kudüs mü? Sadece Filistin mi? Elbette hayır.
Şehitlerimiz için buradayız. Yeryüzünün bütün mazlumları için buradayız. İdlib
için, Doğu Türkistan için, Arakan için buradayız. Bugün İstanbul’da,
Yenikapı’da, ırkçı emperyalizme ve Siyonizm’e karşı küresel intifadanın
meşalesini yakıyoruz” sözleriyle başladı.
“BU
YÜZYILIN ANLAŞMASI DEĞİL, YÜZYILIN ZORBALIĞI, YÜZYILIN PAÇAVRASIDIR”
Filistin
ve Kudüs’ün Müslümanlar için önemini anlatan Karamollaoğlu; “Bu meydandaki
inançtan aldığım cesaretle söylüyorum; ey zalimler, ey Siyonistler, ey ırkçı
emperyalistler! Filistin ezelden ebede bir İslam beldesidir ve sonsuza kadar
öyle kalacaktır. Bunu herkes böyle bilsin. Çünkü bu meydanda, ırkçı
emperyalizme figüranlık yapanlar değil, tarihi bizzat yazanların torunları var.
Bu meydanda, Selahaddin Eyyübi’lerin, Sultan Fatih’lerin yolundan gidenler var.
Bu meydanda ‘Hayat iman ve cihattır’ diyen Necmettin Erbakan sevdalıları var.
Trump ve Netanyahu tarafından Filistin’e ve İslam dünyasına dayatılan plan,
Filistin’i Siyonist İsrail’e peşkeş çekmektir. Uluslararası hukuku ayaklar
altına almaktır. Bütün insani ve vicdani değerleri yok saymaktır. Huzura ve
barışa değil, kaosa ve savaşa zemin hazırlamaktır. Bu yüzyılın anlaşması değil,
yüzyılın ihaneti, yüzyılın zorbalığı, yüzyılın paçavrasıdır. Bu paçavrayı
Allah’ın izniyle tarihin çöplüğüne atacağız. Çünkü hak ettiği tek yer tarihin
çöplüğüdür.” diye konuştu.
“BU
SÖZDE PLANA GÖRE KUDÜS BÜTÜNÜYLE İSRAİL’E BIRAKILIYOR”
Sözde
‘Yüzyılın Anlaşması’nın kabul etmediklerini belirten Karamollaoğlu, “Peki, ne
varmış bu anlaşmada? Sözde iki ayrı devlet kuruluyormuş; biri İsrail, diğeri
Filistin. Peki, Filistin dedikleri nasıl bir devlet olacakmış? Bu devletin
ordusu olmayacak, askeri olmayacak. Yani kendisine ait sınırları, belli toprağı
olmayacak. Hava ve kara sınırları olmayacak, sınır kapıları olmayacak. Hatta
başkenti olmayacak. Çünkü bu sözde plana göre Kudüs bütünüyle İsrail’e
bırakılıyor. Filistin’in başkenti dedikleri yer, Doğu Kudüs diye söylenen
birkaç mahalleden ibaret. Mescid-i Aksa başta olmak üzere kutsal mekânlar
İsrail’in kontrolünde olacak. Bir de bu sözde anlaşmanın içinde 50 milyar
dolarlık rüşvet koymuşlar. Şayet Filistin bu şartları kabul ederse 50 milyar
dolar yardım yapacaklarmış. Ne diyordu Erbakan Hocamız; ‘Hadi oradan, hadi
oradan, hadi oradan... Sizi gidi Siyonizm’in uşakları sizi.’ Bizim, 50 milyar
değil, 150 milyar değil, dünyanın bütün hazinelerini toplayıp önümüze serseniz
satılık tek bir karış toprağımız yoktur. Cennetmekân Abdülhamid Han’ın dediği
gibi; kanla alınan topraklar para ile satılamaz” ifadelerini kullandı.
“5
AŞAMALI SİYONİST PLAN İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
“Geçmişi
bilmeyen bugünü anlayamaz. Bugünü anlamayan da geleceği inşa edemez. Maalesef
Filistin 100 yılı aşkın süredir devam eden bir planın hedefidir. Bu planın adı
Büyük İsrail Projesi’dir” diyen Karamollaoğlu, “5 aşamalı bir plan ile karşı
karşıyayız. İlk olarak Siyonist Kongresi ile 1897 yılında ilk adımı attılar.
Filistin’de bir Yahudi devletinin fikri temelini oluşturdular. İkinci adım
Balfour Deklarasyonu’ydu. Bu deklarasyon ile İsrail Devleti fikri, siyasi
zemine taşındı. Üçüncü adım 1948 yılında sözde İsrail devletinin kuruluşunu, BM
vasıtasıyla uydurma gerekçelerle gerçekleştirdiler. Dördüncü aşamada ise
Sovyetlerin 1991’de dağılması ile BOP adı altında bölgenin yeniden tanziminin
haritaları çizilerek somut adımlar atma safhasına girdiler. Trump’ın öncülük
ettiği plan ile Filistin’in üzerine son çiviyi çakmaya çalışıyorlar. Peki,
5’inci aşama ne? Söyleyeyim. Vaat edilmiş topraklar var! Nil ile Fırat’ın arası
var. Diyarbakır var, Mardin var, Urfa var, GAP var, Çukurova var. Türkiye var,
Türkiye! Açık söylüyorum: Eğer bugün Kudüs’e sahip çıkamazsak yarın İstanbul’u
gündeme getirirler. Bugün Filistin’i koruyamazsak Allah korusun yarın
Türkiye’nin bütünlüğünü savunmayla karşı karşıya kalırız.” açıklamasında
bulundu.
“EĞER
BUGÜN KUDÜS’E SAHİP ÇIKAMAZSAK YARIN İSTANBUL’U GÜNDEME GETİRECEKLER”
Müslümanlara
sorumluluklarını hatırlatan Karamollaoğlu, “Gece gündüz ağlamanın Müslümanlara
hiçbir faydası yok. Bugün sormamız gereken asıl soru şudur, ırkçı emperyalizm
adım adım hedefine yürürken biz ne yapıyoruz? Yüzyıllık planlar bir bir devreye
sokulurken biz ne yapıyoruz? Bağdat, Şam, Kudüs birer birer yağmalanırken biz
ne yapıyoruz? Bu zulüm dünyasını yıkıp yerine adil bir dünya için mi
çalışıyoruz, yoksa ırkçı emperyalizmin oyunlarına figüranlık yapıp birbirimizi
mi boğazlıyoruz! Birleşeceğimize bölünüyor, birbirimizle mi uğraşıyor?
Kardeşliğimizi pekiştireceğimize ırkçılık ve mezhepçilikle kavgaya mı
tutuşuyoruz?” ifadelerini kullandı.
“BÜYÜK
İSRAİL PROJESİNE KARŞI BÜYÜK İSLAM BİRLİĞİ PROJESİ”
Karamollaoğlu,
“Hasmın yaptıklarından şikâyet etmek acizlerin işidir. Kendi coğrafyasında
kendi planlarını yapamayanlar, başkalarının yaptığı planların figüranı olmak
zorunda kalırlar. İslam dünyası olarak bizim problemimiz, ırkçı emperyalizmin
gücü değil, bizim içinde bulunduğumuz acziyettir. Bugün bizim problemimiz;
Filistin işgal edilirken, eli kolu bağlı bekleyenlerdir! Kudüs’e el konurken,
hâlâ ırkçılık, mezhepçilik yapanlardır! Mescid-i Aksa’da Müslümanların onuru
çiğnenirken hâlâ kavmiyetçilik yapanlardır! Günde 40 defa Allahuekber deyip
sonra Trump’a teslim olanlardır. Bir kez daha söylüyorum; Büyük İsrail
Projesi’ne karşı, Büyük İslam Birliği Projesi’ni hayata geçirmediğimiz sürece
daha çok ağlarız! Filistin, öncülüğünü Siyonizm’in yaptığı, küresel bir kuşatma
ile karşı karşıyadır. Bu küresel kuşatmaya ancak küresel bir direnişle, küresel
bir intifada ile karşılık verebiliriz. İhtilaflarımızı, farklılıklarımızı
kaşıyarak değil, ittifaklarımızı güçlendirerek, bu gidişi engelleyebiliriz. Bu
yüzden zaman süslü laflar söyleme zamanı değildir. Filistin’in kurtuluşunu
gerçekten istiyorsak, süslü laflara değil, güçlü icraatlara ihtiyacımız var.
Çünkü hep söylediğimiz gibi, ırkçı emperyalizm laftan değil, ancak ve ancak
güçten anlar” diye konuştu.
“İSLAM
ÜLKELERİ LİDERLERİNDEN SOMUT ADIMLAR BEKLİYORUZ”
Karamollaoğlu,
“İslam İşbirliği Teşkilatı 51 yıl önce Mescid-i Aksa’yı korumak için
kurulmuştu. Şu anda da Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı.
Milletimiz bugün bu meydanda Filistin konusundaki kararlılığını ortaya koydu.
Şimdi görev siyasi iradededir. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Cılız
açıklamalar, sözde kınamalar İsrail’i daha fazla cesaretlendirmekten başka bir
işe yaramıyor. İslam ülkeleri liderleri, ümmetin iradesine cevap verecek somut
adımları atmalıdır” dedi.
FİLİSTİN
İÇİN KISA VE UZUN VADEDE YAPILMASI GEREKENLER
“Filistin
için yapılması gerekenler bellidir” diyen Karamollaoğlu, Filistin mücadelesine
yönelik çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
Kısa
vadede yapılması gerekenler:
-
Derhal İslam ülkeleri İsrail ile olan her türlü diplomatik ilişkilerini
kesmelidir.
-
Ciddi ekonomik, diplomatik ve siyasi yaptırımlar devreye sokulmalıdır.
-
D-8’ler başta olmak üzere içinde yer aldığımız bütün ulusal ve bölgesel
kuruluşlar harekete geçirilmelidir.
-
Hukuka ve evrensel değerlere inanan bütün küresel kuruluşların bu zorbalığa
karşı tek yürek halinde hareket etmesi sağlanmalıdır.
-
Güney Amerika’dan Asya’ya, Filistin’e küresel bir destek platformu
oluşturulmalıdır.
-
İslam ülkelerinin hava ve kara sahaları İsrail ile ilgili her türlü askeri
uçuşa ve tatbikata kapatılmalıdır.
-
İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde bir “Filistin Barış Gücü”
oluşturulmalıdır.
-
Bu askeri güç, caydırıcı bir askeri teçhizat ile donatılmalıdır.
-
Bu barış gücü, Filistinlilerin can ve mal güvenliğini korumak için Gazze’ye
konuşlandırılmalıdır.
Uzun
vadede yapılması gerekenler:
-
İslam ülkeleri olarak birbirimizle uğraşmayı bırakmalıyız.
-
Sahip olduğumuz imkânları birbirimizi yok etmek için değil, birbirimizi
desteklemek için kullanmalıyız.
-
Coğrafyamız üzerinde oynanan sömürgeleştirme politikalarına ve entrikalara
karşı ortak stratejiler üretmeliyiz.
-
Katma değer üreten savunma sanayiine ve teknolojiye ayak uydurmalıyız.
-
Ekonomik ve teknolojik kalkınma, her İslâm ülkesinin en öncelikli meselesi
olmalıdır.
-
Ekonomik, teknolojik, siyasi ve askeri alanlarda ortak ve güçlü müesseseler
oluşturmalıyız
-
Aramızdaki ticareti güçlendirmeli, bu ticareti kendi para birimlerimiz üzerinde
gerçekleştirmeliyiz.
-
“İslam Ülkeleri Savunma İşbirliği Teşkilatı”nı mutlaka kurmalıyız.
-
Kaynaklarımızı doğru ve yerinde kullanmalıyız.
-
Yeraltı ve yer üstü zenginliklerimizi, ailelerin, hanedanların, sultanların,
sarayların, bazı çevrelerin değil, ülkelerimizin sanayileşmesi, kalkınması ve
zenginleşmesi için harcamalıyız.
“BAŞKENTİ
KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ FİLİSTİN MUTLAKA KURULACAKTIR”
Milli
Görüşçülerin inancında karamsarlığa yer olmadığını hatırlatan Temel
Karamollaoğlu, sözlerini şu ifadelerle tamamladı: “Aziz Milli Görüşçüler. Şartlar ne kadar
zorlu olursa olsun. Bizim inancımızda karamsarlığa, umutsuzluğa yer yoktur.
Karanlığın en yoğun olduğu anın, şafağın en yakın olduğu zaman olduğunu
unutmamalıyız. İşte bugün burada ortaya koyduğunuz bu asil duruş, şafağın habercisidir.
Sizler bugün burada en gür sesinizle zulme karşı çıkıyorsunuz. Zalimlere meydan
okuyorsunuz. Hiç şüpheniz olmasın; bu zulmü elimizle durduracağımız günler
yakındır inşallah. Sözlerimi rahmetli Necmettin Erbakan’ın şu cümleleriyle
tamamlamak istiyorum. “Zulüm ebedi olamaz. Kötülük er ya da geç hüsrana
uğrayacaktır. Hiç kimse Müslümanların bugünkü dağınıklığından dolayı İslam
Birliği kurulmayacak zannetmesin. Allah’ın izniyle İslam Birliği mutlaka
kurulacak.” Başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin mutlaka kurulacaktır.
Unutmayın ki; zafer inananlarındır. Ve zafer yakındır..”
“YÜZYILIN
ANLAŞMASI YOK HÜKMÜNDEDİR”
*
Hamas İslami Direniş Hareketi Kudüs Sorumlusu Musa Akkari mitingde yaptığı
konuşmada
“Füzelerimiz, roketlerimiz belki sadece Tel Aviv’e ulaşıyor. Ama bu
roketlerimiz Aksa’yı savunuyor, dünya genelindeki baskı altındaki Müslümanları
da koruyor” diyerek, “Bizler ya özgür insanlar olarak yaşayacağız ya da ağaçlar
gibi solup gideceğiz. Buradan haykırıyorum; Yüzyılın Anlaşması bugün itibarıyla
düşmüştür ve yok hükmündedir” şeklinde konuştu.
Hamas
İslami Direniş Hareketi Kudüs Sorumlusu Musa Akkari mitingde yaptığı konuşmada
“Biz size kahramanların olduğu yerden, şehitlerin mekânı Kudüs’ten geldik.
Kuşatma altındaki Gazze’den, baskı altındaki Batı Şeria’dan geldik.
Şehitlerimiz, mücahitlerimiz Filistin’i savunmaktan vazgeçmeyecekler. Bugün
buraya Yüzyılın Anlaşması’na boyun eğmemeye, boyun eğenlere dur demeye geldik.
Eğer Filistin’in Batı’dan üzüntüsü varsa Doğu’dan da umudu var. Kardeşlerim,
yüzlerinizde zaferi görüyorum. Çünkü komutanı Hz. Muhammed olan ümmet asla
boyun eğmez, teslim olmaz. Ne mutlu sizlere, Filistin ile, Kudüs ile, Mescid-i
Aksa ile berabersiniz” ifadelerini kullandı.
“YÜZYILIN
ANLAŞMASI YOK HÜKMÜNDEDİR”
“Füzelerimiz,
roketlerimiz belki sadece Tel Aviv’e ulaşıyor. Ama bu roketlerimiz Aksa’yı
savunuyor, dünya genelindeki baskı altındaki Müslümanları da koruyor” diyen
Akkari, “Bizler ya özgür insanlar olarak yaşayacağız ya da ağaçlar gibi solup
gideceğiz. Buradan haykırıyorum; Yüzyılın Anlaşması bugün itibarıyla düşmüştür
ve yok hükmündedir. Filistin asla bölünmeyi, kovulmayı, yok edilmeyi kabul
etmez” açıklamalarında bulundu.
HÜDAPAR
GENEL BAŞKANI İSHAK SAĞLAM
“FİLİSTİN
HUZURLU OLURSA DÜNYA HUZURLU OLUR”
filistin,
devlet olarak kabul edilmelidir. Filistin huzur içinde olursa bütün dünya huzur
içinde olacaktır. İslam ülkelerindeki fitnenin tek sebebi Siyonizm tohumudur.
Filistin konusunda bir araya gelelim. Filistin huzur içinde olmazsa İstanbul,
Şam, Bağdat huzur içinde olamaz.
HÜDAPAR
Genel Başkanı İshak Sağlam, “Filistin, devlet olarak kabul edilmelidir.
Siyonistlerin anladığı tek dil kuvvettir. Filistin’e sahip çıkarak güç, kuvvet
vermeliyiz. İslam ülkelerinin yöneticilerine sesleniyorum: Filistin’le askeri ve
ticari anlaşmalar yapın. Bu anlaşmaları yapın ki, Filistin’e huzur gelsin.
Filistin huzur içinde olursa bütün dünya huzur içinde olacaktır. İslam
ülkelerindeki fitnenin tek sebebi Siyonizm tohumudur. Aramızdaki itilafları,
ayrılıklardan kurtulmalıyız. Filistin konusunda bir araya gelelim. Filistin
huzur içinde olmazsa İstanbul, Şam, Bağdat huzur içinde olamaz” açıklamasında
bulundu.
“PLANA
HEP BERABER KARŞI ÇIKACAĞIZ”
Saadet
Partisi İstanbul İl Başkanı Dr. Abdullah Sevim, Büyük Kudüs
Mitingi’nin büyük bir buluşma olduğunu belirterek, “Bugün burada büyüklüğünü
Filistin’den, büyüklüğünü Kudüs’ten, büyüklüğünü direnişten, büyüklüğünü
sizlerden alan Büyük Kudüs Mitingi’ni gerçekleştiriyoruz. Bugün burada küstah
Trump’ın çakma planını çöpe atıyoruz! Ben buradan Kudüs üzerinde hesap
yapanlara sesleniyorum. Sizlerden, bu meydandan aldığım güçle onlara
sesleniyorum. Kendinize gelin! Haddinizi bilin! Ateş olsanız cürmünüz kadar yer
yakarsınız! Eğer bu planlarınızdan vazgeçmez iseniz, tarihimize bakın, sizin
gibi hadsizlere nasıl hadlerini bildirdiğimizi göreceksiniz” ifadelerini
kullandı.
“AKAN
KAN DURSUN YENİ BİR DÜNYA KURULSUN İSTİYORUZ”
*
Yeryüzünden zulmün kalkmasını istediklerini belirten Abdullah Sevim, “Biz
mazlumların yüzü gülsün istiyoruz. Biz gözyaşları dinsin, akan kan dursun, yeni
bir dünya kurulsun istiyoruz. Bütün bunlar için Kudüs’ün bir mihenk taşı
olduğunu biliyoruz. İşte o yüzden, durmak nedir bilmeden, Kudüs diye
haykırıyoruz. Bu miting bizlere ibret olsun. Bu mitingdeki beraberliğimiz daim
olsun. El ele verirsek ve inanırsak emin olun her zorluğu yener, her güçlüğü
aşar, her fırtınada gemimizi sağ salim karaya çıkartırız. Biz yüzlerce yıl bunu
başardık. Özgür Kudüs’le, Payitaht İstanbul’la, Şam-ı Şerif’le başardık! Yeter
ki isteyelim, yeter ki gerçekten isteyelim. Şüphe etmeyin ki, yine başarırız”
şeklinde konuştu.
“PLANA
HEP BERABER KARŞI ÇIKACAĞIZ”
İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Saadet Partisi’nin düzenlediği bu
mitingde olmaktan son derece mutluyum. Geçen hafta iki ülke bir plan açıkladı.
Onlara göre, açıkladıkları plana yüzyılın planı dediler. Aynı zamanda bu planda
sözüm ona barıştan bahsedildi. Ama planın açıklanmasında, plan yapılan Filistin
yoktu. Yani Amerika ve İsrail kendileri yazdılar, kendileri oynadılar. Gerçekten
barış isteyenler Filistin’in olmadığı yerde barışa ulaşamazlar. Aynı zamanda
burada toplanmamızın sebebi siyasi olarak bulunmamız değil. Bu dava aklı,
vicdanı olan herkes içindir. Bizler mazlum Filistin halkına, onların kendi
egemen devletini kurmaya, sözde barış planına karşı çıkmaya, Filistinlilere
destek olmaya omuz omuza devam edeceğiz. Bu plana hep beraber karşı çıkacağız”
diye konuştu.
CHP
GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU: “YENİ HAÇLI SEFERİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
“Kudüs,
Osmanlı Devleti boyunca bütün dinlerin özgürce yaşadığı bir yerdi. Biz
Müslümanlar için Kudüs kutsaldır, ilk kıblemizdir. Kudüs barış şehri olmalıdır.
Yahudiler Haçlı zihniyetine karşı Müslümanlarla beraber savaşmıştı. Bugün
çağımızın Haçlı zihniyeti ile karşı karşıyayız.”
CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sayın Genel Başkan Karamollaoğlu’nu dikkatle
dinledim. Herkesin dikkatle dinlemesi ve konuşmadan yola çıkarak gerekenin
yapılması elzem olan bir konuşmaydı. Kudüs, Osmanlı Devleti boyunca bütün
dinlerin özgürce yaşadığı bir yerdi. Biz Müslümanlar için Kudüs kutsaldır, ilk
kıblemizdir. Kudüs barış şehri olmalıdır. Yahudiler Haçlı zihniyetine karşı
Müslümanlarla beraber savaşmıştı. Selahaddin Eyyubi’nin özgürleştirdiği Kudüs’e
Müslümanlarla beraber Yahudiler de döndü. Bu Müslümanların barışa verdiği
önemdir ve Müslümanların başarısıdır. Bugün çağımızın Haçlı zihniyeti ile karşı
karşıyayız. 1092 yılında Müslümanlara yönelik yapılan katliam yeniden yapılmak
isteniyor. İşte ABD Başkanı Trump’ın açıkladığı sözde barış anlaşması yeni
Haçlı seferidir. Biz yeniden bu Haçlı seferini boşa çıkaracağız. Herkesi
kucaklayarak, kutuplaşmaya imkân vermeden bunu yapacağız. Emperyalizme, egemen
devletlere karşı bütün mazlum halkların birleşmesi bizim ahdimizdir” dedi.
“FİLİSTİN’İ
SAVUNACAĞIZ”
“1970’li yıllarda bizim gençlerimiz
Filistin’in davasına destek verdiler. Kudüs için ilk mitingi düzenleyen Prof.
Dr. Necmettin Erbakan’ı saygıyla anıyorum” diyen Kılıçdaroğlu, Kudüs’ün
birleştirici bir dava olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “İşte Kudüs ve Filistin
birbirine zıt gözüken iki davayı birleştiren davadır. Hakkın, hukukun, adaletin
hakim olduğu Türkiye ve dünya olsun diye mücadele ediyoruz. Her firavunun bir
Musa’sı vardır. Bizler bugünkü firavunların Musa’larıyız. Allah, hak, hukuk ve
adalet diyenlerle beraberdir. Biz hakkı, hukuku, adaleti, Filistin’i inadına
savunacağız. Filistin için hak, hukuk, adalet diyoruz, Kudüs için hak, hukuk,
adalet diyoruz” ifadelerini kullandı.
GELECEK
PARTİSİ GENEL BAŞKANI AHMET DAVUTOĞLU:
“KUDÜS,
MÜSLÜMANLARDAN ARINDIRILMAK İSTENİYOR”
BİZE
bu seslenme imkânını veren Saadet Partisi’ne ve Genel Başkan Karamollaoğlu’na
teşekkür ediyorum. Bizlere Filistin sevdasını aşılayan Prof. Dr. Necmettin
Erbakan Hocamıza Allah’tan rahmet diliyorum. Erbakan Hocamızın emaneti Kudüs’e
sahip çıkmayı bize nasip etsin. Kudüs Müslümanlardan arındırılmak isteniyor.
Mitingde
konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Yenikapı’dan, aziz
İstanbul’dan Kudüs’e sesleniyoruz: İstanbul yanınızda ve yanınızda olacaktır. Mescid-i
Aksa ile Süleymaniye aynı mekândır. Bize bu seslenme imkânını veren Saadet
Partisi’ne ve Genel Başkan Karamollaoğlu’na teşekkür ediyorum. Bizlere Filistin
sevdasını aşılayan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamıza Allah’tan rahmet
diliyorum. Erbakan Hocamızın emaneti Kudüs’e sahip çıkmayı bize nasip etsin.
Kudüs Müslümanlardan arındırılmak isteniyor. Bu işgal girişimini şöyle
düşünelim. Bize, ‘Fatih, Eyyubi el Ensari işgal altında olacak ama İstanbul
banliyösünde size yer vereceğiz’ deseler biz kabul etmeyiz. Bu şekilde bu
planda asla kabul edilmeyecektir. Filistin Kudüs’te, Kudüs’süz Ortadoğu’da
barış olmaz. Eğer Ortadoğu’da barış isteniyorsa Kudüs’ün kimliğine dikkat
edilecek” dedi.
“KEŞKE
BÜTÜN PARTİLER BURADA OLSAYDI”
“Yaptıkları
planla Müslümanları toplanma kamplarına alacaklar. Bu Filistinlilerin sesini
kısma projesidir” diyen Davutoğlu, “Filistin’i fiilen açık hava hapishanesine
çevirmek istiyorlar ama biz buna izin vermeyeceğiz. Filistinliler bir gün asli
vatanlarına dönecektir. Filistin’e 50 milyar dolar rüşvet teklif ediliyor.
Filistinliler birkaç kuruşa topraklarını satmazlar. Gün yas tutma, kızma günü
değil. Genel Başkan Karamollaoğlu’nun dediği gibi icraat yapmalıyız. Peki ne
yapmalıyız? Kutuplaşmayı bırakıp davamız içim omuz omuza vermeliyiz. Buraya
bütün partiler davet edildi. Keşke herkes burada olsaydı. Bir daha böyle bir
organizasyon olursa diğer parti temsilcileri de ‘Konu Filistin, Kudüs ise her
şey teferruat’ demelidir” ifadelerini kullandı.
DEMOKRAT
PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN UYSAL: PLANIN ADINDA BARIŞ GEÇMESİ BARIŞI GETİRMEZ
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal,
“Demokrasi ihraç ediyorum derken kan ve gözyaşı getiren bir ABD var karşımızda.
İsrail’in yayılmacı anlayışı, ABD’nin politikalarıyla maalesef coğrafyamıza kan
ve gözyaşını miras bırakır halde. ‘Bal, bal’ demekle ağız tatlanmaz, sözünden
hareketle Ortadoğu’da barışı getirecek planların isminin barış olması kifayet
etmez. Dahası bir Mecelle kaidesidir, ‘İsim değişikliğiyle gerçek değişmez.’
Dolayısıyla bu planlarının adında barış geçiyor olması, işgalci mantık devam
ettiği sürece, buradaki vasat değişmeyecektir. Kudüs ve işgal edilmiş Filistin
toprakları özelinde, Ortadoğu’da barış başta İsrail’in işgalci politikalarından
vazgeçmesiyle mümkündür” dedi.
Mitingde
konuşan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal şunları aktardı.
İsrail’in başat rolü
oynadığı BOP komplo teorisi olmaktan çıkmış, tarihi bir gerçeklik olarak tarihi
kayıtlara geçmiştir
Malûmunuz, 2 sene
evvel, Osmanlı’nın Kudüs’ü terk edişinin 100’üncü yılında, aynı ayda Kudüs’ün
başkent ilân edilmesi, bir tesadüf değildi.
İsrail'in botlarıyla
Kudüs işgal edilirken, biz bu sınavın altında kaldık.
Filistinliler hergün
yeni bir zulüm yaşıyorlar. Dünyanın gözü önünde. Amerika da buna zemin
hazırlama derdinde. Masalarda kurulan planlar hayata geçirilmeye
çalışılıyor.
Batı’dan yükselen
birkaç cılız sesle, canımızı yakan, hüznümüze hüzün katan, maalesef İslâm
dünyasının sessizliğidir. Hatta Arap dünyasından, ABD’nin işgal planını
meşrulaştırma planına destek veren açıklamalardır.
Bu alçak zulmü avazı
çıkarcasına bağırmak, işte İstanbul’a bu yakışırdı.
Yaşamanın özgürlük ve
kişi güvenliğini yalnız kendi insanları için var olduğunu düşünen bir İsrail ve
buna kan ihraç eden bir ABD var karşımızda.
Kudüs’ü her türlü siyasi
farklılığa rağmen bir arada durabilen Müslümanlar kurtaracaktır.
İslam ülkelerine
sesleniyorum; madem Filistin’i devlet olarak tanıyorsunuz, gelin Filistin’le
askeri, siyasi ve teknolojik anlaşmalar yapın.
MİLLİ GAZETE HABERİ
29 Ocak 2020 Çarşamba
Haftalık Gündem Değerlendirmesi
Temel Karamollaoğlu | 29.01.2020
ELAZIĞ DEPREMİ
Muhterem basın mensupları, değerli arkadaşlar;
Bugün 22 Ocak 2020; haftalık basın toplantımız münasebetiyle yine bir Çarşamba günü bir araya geldik.
Hepinize katılımınız için çok teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz üzere son 5 gündür millet olarak hepimizin kalbi Elazığ’da atmaktadır.
Yaşanan bu deprem hepimizi derinden sarstı.
Ben bir kez daha bu depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Bu depremde yitirdiğimiz canlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Allah, milletimize bir daha böyle acı hadiseler yaşatmasın, beterinden korusun.
SAADET PARTİSİ İLK ANDAN İTİBAREN DEPREM BÖLGESİNDE
Saadet Partisi olarak bizler de, ilk andan itibaren, teşkilat mensuplarımızla birlikte, vatandaşlarımıza el uzatabilmenin gayreti içerisinde olduk.
STK ve Halkla İlişkiler Başkanımız Atik Ağdağ Bey ve Konya Milletvekilimiz, Gençlik Kolları Başkanımız Abdulkadir Karaduman Bey, beraberindeki heyetlerle birlikte Malatya ve Erzincan’da depremden etkilenen vatandaşlarımızı ziyaret etti.
Dün de biz bir heyetle birlikte deprem bölgesindeydik, vatandaşlarımızla görüştük, dertlerini, taleplerini dinledik.
BİRLİK VE BERABERLİK ÖRNEĞİ SERGİLENDİ
Değerli arkadaşlar; yaşanılan deprem sonrası milletimizin sergilediği tutum gerçekten takdire şayandır.
İlk andan itibaren tüm kurum ve kuruluşlarımız, belediyelerimiz, STK’lar ve aziz milletimiz deprem bölgesindeki vatandaşlarımız için seferber oldu, insanlarımızın acılarını sarmak için büyük gayret gösterildi.
Milletimiz bir kez daha tek yürek oldu. Deprem olduğu andan itibaren, hiçbir ayrım gözetmeden herkes birbirinin yardımına koşarak, bir kez daha tüm dünyaya örnek olacak birlik ve beraberlik örneği sergilendi.
Tüm Türkiye tek yürek olarak birlikte üzüldük, birlikte endişe ettik, göçükten sağ çıkanlara birlikte sevindik, hepimizin kalbi günlerdir Elazığ ve Malatya başta olmak üzere o bölgede atıyor.
Elazığ’a gittiğimde beni sevindiren, Türkiyemizin dört bir yanından, ilçelerden gelen yarım konvoylarını görmekti.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen bu yardımları görmek hepimizi sevindirdi.
Bu bizim sadece deprem anında değil, her zaman dikkate almamız icap eden bir husus.
Özellikle yöneticiler de böyle anlarda, kısa vadeli politik bir menfaati dikkate alarak hareket etmemelidir.
DEPREM ÜLKEMİZİN BİR GERÇEĞİ
Değerli arkadaşlar; bir kez daha görüldü ki, deprem ülkemizin bir gerçeğidir.
Artık bunun farkında olup, gerekli adımları bir an evvel atmamız gerekmektedir.
Bizim alacağımız tedbirler artık gecikmeye tahammülü olmayan tedbirlerdir.
Binlerce insanımızı kaybettiğimiz, on binlerce insanımızın evsiz kaldığı 1999 depreminden bugüne 21 yıl geçti.
Ne yazık ki; bugün Türkiye yine depremi, yine 21 yıldır alınması gereken ve bugüne kadar alınmayan tedbirleri konuşuyor.
Şu anda bile Sakarya’ya gittiğiniz zaman , aradan bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen, depremin izleri hala var.
Bu durum bizi endişeye sevk ediyor, adımların yine atılmayacağı konusunda tereddütlerimiz var.
Deprem olduktan sonra hayıflanmak, dizlerimizi dövmek, bundan sonra gerekli adımları atacağız diye üst perdeden konuşmak kimseye fayda sağlamaz.
Ümit ediyorum ki; bu yaşadığımız son acı olaydan sonra artık, bir kaç gün daha konuşup, sonra tekrar unutulmadan, kalıcı ve etkili çözümler üretip, gerekli tüm adımları atmaya başlarız.
TRAFİK SORUNU
Şehir planları depreme göre yapılmalı, İstanbul bunların başında geliyor.
Şehir merkezlerinde yoğunluk azaltılmalı, yüksek binalardan mutlaka kaçınılmalı.
Elazığ büyük bir ilimiz değil, buna rağmen deprem sonrası hemen trafik kilitlenmiş.
Trafikle depremin çok ciddi bir ilişkisi var.
İstanbul bir depremle karşılaşsa en büyük sıkıntı trafikte yaşanır.
Kimse İstanbul’dan çıkamaz, kimse İstanbul’a giremez.
Otoparklar bunun için büyük şehirlerin en büyük meselesidir.
Şimdiden tedbir alıp çözmezssek yarın çok geç kalırız.
İMAR BARIŞI
İkinci husus; hasarlı binalarla ilgili tespitler hemen yapılmalı.
İmar Barışı diye bir barış aslında felakete davet çıkarmaktır.
Ne demek İmar Barışı?
Siz kaçak bir bina yapmışsanız, o da şehrin planını bozmuyorsa, onlara geçici olarak ruhsat vermek mümkün olabilir.
Ama depremden etkilenmiş bir binayı hasarsız gibi kabul etmek, aslında doğrudan doğruya cinayete davetiye çıkarmaktır.
Kimsenin böyle bir adım atmaya hakkı yoktur.
YAPILACAK YARDIMLAR
Üçüncü husus; evlerini kaybedeni herşeyini kaybeden, geçim sıkıntısı yaşayan ailelere destek vermek, yardım etmektir.
Bütün varlığı evinden ve evindeki eşyalardan ibaret olan bir insan mutlaka yardıma ihtiyaçtır.
Partizanlık yapmadan, mutlaka bu yardımlar yapılmalıdır.
DEPREM VERGİLERİ
Değerli arkadaşlar; bir konu var ki, haklı olarak insanımızın aklında soru işaretlerine sebep oluyor.
Nedir o? Deprem vergilerine ne oldu?
Bildiğiniz üzere; 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin ardından Meclis’e sunulan yasa tasarısıyla deprem için yeni vergiler getirilmesi kararlaştırılmıştı.
2003 yılında kalıcı hale getirilen bu vergiler, 20 yıldır milletimizden alınmaktadır.
Deprem vergileri için son 20 yılda toplanan para 72 milyar 82 milyon 572 bin lirayı bulmuş.
Peki nerede bu paralar? Depremin yaralarını sarmak ve deprem güvenliğini sağlamak için alınan bu vergiler hangi amaç için kullandı?
Hiç kimse kusura bakmasın! Bunları soracağız.
Millet bu soruyu gündeme getirdiğinde de; ”bugün sırası değil, bu günde siyaset yapılmaz.” diyorlar.
Peki ne zaman soracağız? Şimdi değil de ne zaman?
Bir evi, bir de içindeki malzemeleri olan, hatta belki buzdolabı almış, çamaşır makinesi almış ve taksidini bile hala ödeyememiş insanların mutlaka yanında olmalı bugünkü iktidar.
DEPREM OLGUSU ALGILARLA DEĞİL; GERÇEKLERLE YÖNETİLİR
Değerli arkadaşlar; deprem sonrası afet yönetiminde kurumlarımız elinden gelen gayreti göstermiştir.
Hepimiz böyle bir deprem sonrası, eksikleri, hataları abartarak iktidarın üzerine gitmenin doğru olmadığını biliyoruz.
Ancak, kamuoyuna yansıyan bazı yetkililerin sözleri çok vahim!
Elazığ Valisi’nin deprem sonrası yapılan basın toplantısının akabinde açık kalan mikrofonlara yansıyan sözleri!
Böylesine büyük bir deprem sonrası, bunca acı yaşanmış ve Vali’nin sarf ettiği söz; ”kamoyunda da algı çok iyi.”
İyi, aferin, becermişsiniz!
İşinizi yapacağınıza algı oluşturmuşsunuz.
Yazık, çok yazık, ayıptır ya!
Bu sözü kullanmak bile ayıptır.
Demek ki siz sadece algı oluşturmak için çaba sarf ediyorsunuz, vatandaşın derdiyle dertlenmek, onun derdine çare üretmek için değil!
Ve yine Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın, İçişleri Bakanı’na söylediği; ”doğru dürüst bir toplantı yapalım Allah aşkına” sözü.
Allah razı olsun, bir gerçeği görüyor!
Ama herkes başka bir niyet peşinde olduğu için, bunun kimseye faydası olmaz!
Herkes biliyor ki; deprem algılarla değil, ciddi tedbirlerle üzerine gidilmesi gereken bir olgudur.
MUHTEMEL İSTANBUL DEPREMİ
Bugün için bir numaralı şehir İstanbul’dur.
İstanbul 16 milyon nüfusu geçti.
Kanal İstanbul’la İstanbul’un yanına, bir İstanbul daha oluşturulmaya çalışılıyor.
Bu rant odaklı bir projedir.
Ben Sayın Cumhurbaşkanı ve tüm yöneticilerden bir kez daha istirham ediyorum; bu projeyi tekrar gözden geçirin!
Kime ne faydası var İstanbul’un nüfusunun 30 milyona çıkmasının?
Biz şehirlerimizin büyüklüğüyle değil, yaşanabilir olmasıyla övünebilmeliyiz.
Siz her şeyi rant odaklı yaparsınız, faydalı bir proje üretemezsiniz.
Çünkü gözünüzü rant bürümüş.
Böyle bir proje, ülkemizin faydasına sonuçlar doğurmaz.
İstanbu depremi diye bir deprem kaçınılmaz gibi görünüyor.
Bugünden itibaren tedbirleri ona göre almalıyız.
İstanbul’un nüfusunu artıracak yatırımlardan kesinlikle kaçınılmalı, insanların doğduğu yerde karnının doyması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
”YÜZYILIN FELAKETİ”
Değerli arkadaşlar, kıymetli basın mensupları;
Bugünkü basın toplantımızda hepimizi derinden sarsan deprem konusunda düşüncelerimizi ifade ettik.
Son olarak bir konu var ki; değinmeden geçmek mümkün değil.
Trump, ABD’nin başına gelmiş, düşünmeden hareket eden, kendi menfaati dışında da bir şey düşünmeyen bir ABD Başkanı!
Tam materyalist bir zihniyete sahip, herşeyi kendi menfaati istikametinde planlayan, dünyanın umrunda olmadığı bir insan.
Trump’ın ”Yüzyılın Anlaşması” diye deklare ettiği proje de, İsrail’in zulmünü zirveye çıkaracak olan bir proje.
Bizim böyle bir projeyi kabul etmemiz mümkün olmaz!
Bütün İslam alemi rencide edildi.
Zaten İsrail devletinin kurulması bir facia idi.
”Efendim 2000 yıl önce bunlar burda yaşamışlar.”
Ya böyle bir mantık dünyanın hiçbir yerinde geçerli değil!
Maalesef Trump İsrail’in zulmünü artırması için, bölgeye tamamen hakim olabilmesi için, Filistinlileri hiçe sayan bir yaklaşım sergiledi.
O kadar çelişkilerle dolu ki!
Bu kadar aptalca ifadeler olur mu?
Netanyahu bugünden ilan etti, yeniden Filistinlilere ait olan topraklarını işgal edeceğini duyurdu.
ABD’nin buna karşı çıkması mümkün değil!
Siyonizm diye bir olgu var. ABD Siyonizm’in temelini oluşturuyor.
Zulüm üzerine inşa ediyorlar geleceği!
Zulüm ile abad olunmaz, olanın da ahiri berbat olur.
İsrail’in bu zulmü gün gelecek mutlaka geri tepecektir.
İsrail 1947’den beri İsrail’in Filistin topraklarını nasıl işgal ettiği herkes tarafından bilinen bir gerçek!
Şimdi; geriye kalan toprakları da parçalamaya çalışıyorlar.
BM’nin açık ve net kararı var; burası bir Yahudi devleti değildir.
Şimdi hangi hakla ”ben güçlü bir devletim, o halde Filistin’de bir zulüm devletinin kurulmasına destek veriyorum” diyebiliyor?
Kendi için ABD de çökecek! Zulüm ile abad olunmaz, ahirleri de berbat olacak bu gidişle!
Biz buna razı olmadığımızı bütün dünyaya ilan ediyoruz.
Hükümet de mutlaka bu konuda açık ve net tavır sergilemelidir, böyle bırakamazlar!
Hem Filistin’in yanında olacaksınız, hem de İsrail’in yanında olacaksınız.
Hem zalime destek vereceksiniz, hem de mazlumlar için ”acıyoruz bunlara” diyeceksiniz!
Bu iki yüzlülük olur!
Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın çok açık ve net bir şekilde, böyle bir deklarasyona rıza göstermediğini, Filistinlerin haklarını sonuna kadar müdafa edeceğini açıklamasını bekliyorum.
FİLİSTİN’E DESTEK MİTİNGİ
Allah nasip ederse biz bunu hem ülke çapında dile getirebilmek, hem de bütün dünyaya bu yanlışı haykırabilmek için ciddi ve büyük bir miting tertip etmeyi planlıyoruz.
Yakında tarihini, yerini sizlere ve vatandaşlarımıza duyuracağız.
Muhterem basın mensupları, değerli arkadaşlar;
Bugün 22 Ocak 2020; haftalık basın toplantımız münasebetiyle yine bir Çarşamba günü bir araya geldik.
Hepinize katılımınız için çok teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz üzere son 5 gündür millet olarak hepimizin kalbi Elazığ’da atmaktadır.
Yaşanan bu deprem hepimizi derinden sarstı.
Ben bir kez daha bu depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Bu depremde yitirdiğimiz canlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Allah, milletimize bir daha böyle acı hadiseler yaşatmasın, beterinden korusun.
SAADET PARTİSİ İLK ANDAN İTİBAREN DEPREM BÖLGESİNDE
Saadet Partisi olarak bizler de, ilk andan itibaren, teşkilat mensuplarımızla birlikte, vatandaşlarımıza el uzatabilmenin gayreti içerisinde olduk.
STK ve Halkla İlişkiler Başkanımız Atik Ağdağ Bey ve Konya Milletvekilimiz, Gençlik Kolları Başkanımız Abdulkadir Karaduman Bey, beraberindeki heyetlerle birlikte Malatya ve Erzincan’da depremden etkilenen vatandaşlarımızı ziyaret etti.
Dün de biz bir heyetle birlikte deprem bölgesindeydik, vatandaşlarımızla görüştük, dertlerini, taleplerini dinledik.
BİRLİK VE BERABERLİK ÖRNEĞİ SERGİLENDİ
Değerli arkadaşlar; yaşanılan deprem sonrası milletimizin sergilediği tutum gerçekten takdire şayandır.
İlk andan itibaren tüm kurum ve kuruluşlarımız, belediyelerimiz, STK’lar ve aziz milletimiz deprem bölgesindeki vatandaşlarımız için seferber oldu, insanlarımızın acılarını sarmak için büyük gayret gösterildi.
Milletimiz bir kez daha tek yürek oldu. Deprem olduğu andan itibaren, hiçbir ayrım gözetmeden herkes birbirinin yardımına koşarak, bir kez daha tüm dünyaya örnek olacak birlik ve beraberlik örneği sergilendi.
Tüm Türkiye tek yürek olarak birlikte üzüldük, birlikte endişe ettik, göçükten sağ çıkanlara birlikte sevindik, hepimizin kalbi günlerdir Elazığ ve Malatya başta olmak üzere o bölgede atıyor.
Elazığ’a gittiğimde beni sevindiren, Türkiyemizin dört bir yanından, ilçelerden gelen yarım konvoylarını görmekti.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen bu yardımları görmek hepimizi sevindirdi.
Bu bizim sadece deprem anında değil, her zaman dikkate almamız icap eden bir husus.
Özellikle yöneticiler de böyle anlarda, kısa vadeli politik bir menfaati dikkate alarak hareket etmemelidir.
DEPREM ÜLKEMİZİN BİR GERÇEĞİ
Değerli arkadaşlar; bir kez daha görüldü ki, deprem ülkemizin bir gerçeğidir.
Artık bunun farkında olup, gerekli adımları bir an evvel atmamız gerekmektedir.
Bizim alacağımız tedbirler artık gecikmeye tahammülü olmayan tedbirlerdir.
Binlerce insanımızı kaybettiğimiz, on binlerce insanımızın evsiz kaldığı 1999 depreminden bugüne 21 yıl geçti.
Ne yazık ki; bugün Türkiye yine depremi, yine 21 yıldır alınması gereken ve bugüne kadar alınmayan tedbirleri konuşuyor.
Şu anda bile Sakarya’ya gittiğiniz zaman , aradan bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen, depremin izleri hala var.
Bu durum bizi endişeye sevk ediyor, adımların yine atılmayacağı konusunda tereddütlerimiz var.
Deprem olduktan sonra hayıflanmak, dizlerimizi dövmek, bundan sonra gerekli adımları atacağız diye üst perdeden konuşmak kimseye fayda sağlamaz.
Ümit ediyorum ki; bu yaşadığımız son acı olaydan sonra artık, bir kaç gün daha konuşup, sonra tekrar unutulmadan, kalıcı ve etkili çözümler üretip, gerekli tüm adımları atmaya başlarız.
TRAFİK SORUNU
Şehir planları depreme göre yapılmalı, İstanbul bunların başında geliyor.
Şehir merkezlerinde yoğunluk azaltılmalı, yüksek binalardan mutlaka kaçınılmalı.
Elazığ büyük bir ilimiz değil, buna rağmen deprem sonrası hemen trafik kilitlenmiş.
Trafikle depremin çok ciddi bir ilişkisi var.
İstanbul bir depremle karşılaşsa en büyük sıkıntı trafikte yaşanır.
Kimse İstanbul’dan çıkamaz, kimse İstanbul’a giremez.
Otoparklar bunun için büyük şehirlerin en büyük meselesidir.
Şimdiden tedbir alıp çözmezssek yarın çok geç kalırız.
İMAR BARIŞI
İkinci husus; hasarlı binalarla ilgili tespitler hemen yapılmalı.
İmar Barışı diye bir barış aslında felakete davet çıkarmaktır.
Ne demek İmar Barışı?
Siz kaçak bir bina yapmışsanız, o da şehrin planını bozmuyorsa, onlara geçici olarak ruhsat vermek mümkün olabilir.
Ama depremden etkilenmiş bir binayı hasarsız gibi kabul etmek, aslında doğrudan doğruya cinayete davetiye çıkarmaktır.
Kimsenin böyle bir adım atmaya hakkı yoktur.
YAPILACAK YARDIMLAR
Üçüncü husus; evlerini kaybedeni herşeyini kaybeden, geçim sıkıntısı yaşayan ailelere destek vermek, yardım etmektir.
Bütün varlığı evinden ve evindeki eşyalardan ibaret olan bir insan mutlaka yardıma ihtiyaçtır.
Partizanlık yapmadan, mutlaka bu yardımlar yapılmalıdır.
DEPREM VERGİLERİ
Değerli arkadaşlar; bir konu var ki, haklı olarak insanımızın aklında soru işaretlerine sebep oluyor.
Nedir o? Deprem vergilerine ne oldu?
Bildiğiniz üzere; 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin ardından Meclis’e sunulan yasa tasarısıyla deprem için yeni vergiler getirilmesi kararlaştırılmıştı.
2003 yılında kalıcı hale getirilen bu vergiler, 20 yıldır milletimizden alınmaktadır.
Deprem vergileri için son 20 yılda toplanan para 72 milyar 82 milyon 572 bin lirayı bulmuş.
Peki nerede bu paralar? Depremin yaralarını sarmak ve deprem güvenliğini sağlamak için alınan bu vergiler hangi amaç için kullandı?
Hiç kimse kusura bakmasın! Bunları soracağız.
Millet bu soruyu gündeme getirdiğinde de; ”bugün sırası değil, bu günde siyaset yapılmaz.” diyorlar.
Peki ne zaman soracağız? Şimdi değil de ne zaman?
Bir evi, bir de içindeki malzemeleri olan, hatta belki buzdolabı almış, çamaşır makinesi almış ve taksidini bile hala ödeyememiş insanların mutlaka yanında olmalı bugünkü iktidar.
DEPREM OLGUSU ALGILARLA DEĞİL; GERÇEKLERLE YÖNETİLİR
Değerli arkadaşlar; deprem sonrası afet yönetiminde kurumlarımız elinden gelen gayreti göstermiştir.
Hepimiz böyle bir deprem sonrası, eksikleri, hataları abartarak iktidarın üzerine gitmenin doğru olmadığını biliyoruz.
Ancak, kamuoyuna yansıyan bazı yetkililerin sözleri çok vahim!
Elazığ Valisi’nin deprem sonrası yapılan basın toplantısının akabinde açık kalan mikrofonlara yansıyan sözleri!
Böylesine büyük bir deprem sonrası, bunca acı yaşanmış ve Vali’nin sarf ettiği söz; ”kamoyunda da algı çok iyi.”
İyi, aferin, becermişsiniz!
İşinizi yapacağınıza algı oluşturmuşsunuz.
Yazık, çok yazık, ayıptır ya!
Bu sözü kullanmak bile ayıptır.
Demek ki siz sadece algı oluşturmak için çaba sarf ediyorsunuz, vatandaşın derdiyle dertlenmek, onun derdine çare üretmek için değil!
Ve yine Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın, İçişleri Bakanı’na söylediği; ”doğru dürüst bir toplantı yapalım Allah aşkına” sözü.
Allah razı olsun, bir gerçeği görüyor!
Ama herkes başka bir niyet peşinde olduğu için, bunun kimseye faydası olmaz!
Herkes biliyor ki; deprem algılarla değil, ciddi tedbirlerle üzerine gidilmesi gereken bir olgudur.
MUHTEMEL İSTANBUL DEPREMİ
Bugün için bir numaralı şehir İstanbul’dur.
İstanbul 16 milyon nüfusu geçti.
Kanal İstanbul’la İstanbul’un yanına, bir İstanbul daha oluşturulmaya çalışılıyor.
Bu rant odaklı bir projedir.
Ben Sayın Cumhurbaşkanı ve tüm yöneticilerden bir kez daha istirham ediyorum; bu projeyi tekrar gözden geçirin!
Kime ne faydası var İstanbul’un nüfusunun 30 milyona çıkmasının?
Biz şehirlerimizin büyüklüğüyle değil, yaşanabilir olmasıyla övünebilmeliyiz.
Siz her şeyi rant odaklı yaparsınız, faydalı bir proje üretemezsiniz.
Çünkü gözünüzü rant bürümüş.
Böyle bir proje, ülkemizin faydasına sonuçlar doğurmaz.
İstanbu depremi diye bir deprem kaçınılmaz gibi görünüyor.
Bugünden itibaren tedbirleri ona göre almalıyız.
İstanbul’un nüfusunu artıracak yatırımlardan kesinlikle kaçınılmalı, insanların doğduğu yerde karnının doyması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
”YÜZYILIN FELAKETİ”
Değerli arkadaşlar, kıymetli basın mensupları;
Bugünkü basın toplantımızda hepimizi derinden sarsan deprem konusunda düşüncelerimizi ifade ettik.
Son olarak bir konu var ki; değinmeden geçmek mümkün değil.
Trump, ABD’nin başına gelmiş, düşünmeden hareket eden, kendi menfaati dışında da bir şey düşünmeyen bir ABD Başkanı!
Tam materyalist bir zihniyete sahip, herşeyi kendi menfaati istikametinde planlayan, dünyanın umrunda olmadığı bir insan.
Trump’ın ”Yüzyılın Anlaşması” diye deklare ettiği proje de, İsrail’in zulmünü zirveye çıkaracak olan bir proje.
Bizim böyle bir projeyi kabul etmemiz mümkün olmaz!
Bütün İslam alemi rencide edildi.
Zaten İsrail devletinin kurulması bir facia idi.
”Efendim 2000 yıl önce bunlar burda yaşamışlar.”
Ya böyle bir mantık dünyanın hiçbir yerinde geçerli değil!
Maalesef Trump İsrail’in zulmünü artırması için, bölgeye tamamen hakim olabilmesi için, Filistinlileri hiçe sayan bir yaklaşım sergiledi.
O kadar çelişkilerle dolu ki!
Bu kadar aptalca ifadeler olur mu?
Netanyahu bugünden ilan etti, yeniden Filistinlilere ait olan topraklarını işgal edeceğini duyurdu.
ABD’nin buna karşı çıkması mümkün değil!
Siyonizm diye bir olgu var. ABD Siyonizm’in temelini oluşturuyor.
Zulüm üzerine inşa ediyorlar geleceği!
Zulüm ile abad olunmaz, olanın da ahiri berbat olur.
İsrail’in bu zulmü gün gelecek mutlaka geri tepecektir.
İsrail 1947’den beri İsrail’in Filistin topraklarını nasıl işgal ettiği herkes tarafından bilinen bir gerçek!
Şimdi; geriye kalan toprakları da parçalamaya çalışıyorlar.
BM’nin açık ve net kararı var; burası bir Yahudi devleti değildir.
Şimdi hangi hakla ”ben güçlü bir devletim, o halde Filistin’de bir zulüm devletinin kurulmasına destek veriyorum” diyebiliyor?
Kendi için ABD de çökecek! Zulüm ile abad olunmaz, ahirleri de berbat olacak bu gidişle!
Biz buna razı olmadığımızı bütün dünyaya ilan ediyoruz.
Hükümet de mutlaka bu konuda açık ve net tavır sergilemelidir, böyle bırakamazlar!
Hem Filistin’in yanında olacaksınız, hem de İsrail’in yanında olacaksınız.
Hem zalime destek vereceksiniz, hem de mazlumlar için ”acıyoruz bunlara” diyeceksiniz!
Bu iki yüzlülük olur!
Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın çok açık ve net bir şekilde, böyle bir deklarasyona rıza göstermediğini, Filistinlerin haklarını sonuna kadar müdafa edeceğini açıklamasını bekliyorum.
FİLİSTİN’E DESTEK MİTİNGİ
Allah nasip ederse biz bunu hem ülke çapında dile getirebilmek, hem de bütün dünyaya bu yanlışı haykırabilmek için ciddi ve büyük bir miting tertip etmeyi planlıyoruz.
Yakında tarihini, yerini sizlere ve vatandaşlarımıza duyuracağız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)